Kuzey ve Güney Kutuplarında insan yerleşimi, çok da yaygın olmasa da bu bölgelerin saat diliminin olmaması, yine de şaşırtıcı ve bir o kadar karmaşıktır.
Gelin, bunun sebeplerine bakalım.
Dünya’nın çoğu yerinde boylam çizgileri, yerel saati belirler.
Böylece saat, gökyüzündeki Güneş’in konumuna göre senkronize edilir. Fakat bu durum, Güneş’in doğuşu ve batışının yılda yalnızca bir kez gerçekleştiği Kuzey ve Güney Kutupları için geçerli değildir.
Kuzey Kutbu’nda Güneş, yaz aylarında sürekli olarak ufkun üzerinde kışın ise ufkun altındadır. Güneş, Mart ekinoksunda doğar ve Eylül ekinoksunda gün batımına ulaşır. Güney Kutbu, Mart’tan Eylül’e kadar hiç güneş ışığı almaz.
Ayrıca Güneş, Eylül’den Mart’a kadar sürekli olarak ufkun üzerindedir. Bu da kutbun, dünyadaki en soğuk iklimlerden birini yaşadığı anlamına gelir.
Başka bir ifadeyle Kuzey ve Güney kutbu, düzenli bir gece ve gündüze sahip değildir.
Her iki kutup da bunun yerine hem gündüzün hem de hiç bitmeyecek gibi görünen gecelerin uzun sürelerine tabidir. Ayrıca kutuplarda kalıcı insan yerleşimi yoktur. Bu sebeple belirli bir saat diliminin eksikliği çok da hissedilmez.
Kaşifler ise bu bölgelerde kendilerine uygun gördükleri herhangi bir saat dilimini takip etmeyi tercih ederler. Onların seçtikleri saat dilimleri de genellikle kendi ülkeleriyle aynı olandır.
Örneğin Güney Kutbu’ndaki McMurdo İstasyonu’nda çalışan bir grup, Yeni Zelanda yer saatine (UTC+12 veya 13) göre hareket etmeyi tercih etmişti. Özetle Kuzey ve Güney Kutbu’nda belirli bir saat diliminin olmaması, o bölgelerin coğrafi özellikleriyle ilişkilidir.